Umineko no Naku Koro ni ep 1-2



- http://vndb.org/v24
- Öncelikle ben umineko uzmanı değilim. Şimdiye kadarki oyunlardan 2 tanesini bitirdim. Zaten burda Umineko'nun tamamı hakkında değil ilk iki bölümü hakkındaki düşüncelerimi yazacağım.
- Umineko her yılın ağustos ve aralık aylarında çıkıyor sanırım en az şimdiye kadar çıkmış olan 7 oyun buna uymuş.
- vndb linkini verdim ama yine de nasıl birşey diyorsanız en temel olarak bir ada üzerinde malikane var tayfun yüzünden dış dünya ile iletişimi kesilmiş bir gecede meydana gelen tuhaf olayları görüyoruz(tuhaf olay dediğim de cinayet işte, ben vn okurken hiç hikayeye falan bakmıyorum o yüzden ilk cinayetlerde şaşırmıştım da direk yazmayayım dedim.)
- Yılın belli dönemlerde çıkması konusunda farklı görüşler var. Bazıları ardı ardına okumak daha güzel araya boşluk girince olmuyor derken, bazıları da böyle bir episode u bitirdikten sonra söyle bir bekleyeceksin başka insanlarla tartışacaksın asıl zevki orda görüşünde. Sanırım ikinci bölümde olanlar daha fazla.
- Episode konusu bazılarının kafasını karıştırıyor (aslında benim kafamı karıştırmıştı genelleyeyim dedim). Her episode da senaryo başa sarıyor ve farklı olaylarla tekrar yaşıyoruz ana hikayeyi. Route gibi düşünelebilir.
- Görsel olarak benim beklentim çok az idi çünkü herkes çizimlerin çok kötü olduğunu söylüyordu. Karakter çizimleri gerçekten böyle göz alıcı değil, tabi ellere bakmazsak eller kalıp halinde direkt olarak. Ancak görsellik gerçekten iyi kullanıldığını söyleyebilirim. Hızlı kare geçişleri, arada saatin çıkışı, yağmur, dövüşler falan gerçekten kaliteli yapılmış. Yani görsel olarak pek iyi değil ama eldeki malzeme iyi kullanılmış hatta etkin kullanım olarak diğer birkaç vn den bana göre daha üstün.

- Seslere gelirsek öncelikle hiç seslendirme yok. Müzik konusuna gelirsem müzikler baya baya iyi. Doldukça fazla sayıda şarkı var. Piyasa da remixleri de bulunuyor. Arka planda genelde bir yağmur veya rüzgar sesi var bazılarını rahatsız edebiliyor (seslendirme olmadığında sesini açıp öyle oynuyordum evde evdekiler geliyordu ne oluyor bu rüzgar sesi ne diye).
- İkisini toparlayacak olursak teknik anlamda yeterli Umineko. Görsel olarak böyle göze batıcı kadar kötü bir tarafı yok ses bakımından ortalamanın baya üstünde. Birde yüz ifadesi kısmına değinmek lazım karakterlerin onlarca yüz ifadesi var diğer vnlerdeki gibi 4-5 farklı yüz ile yetinilmemiş o da bir artı.
- Ancak bir şey var ki çok takdir ettim. Oyun sırasında istediğimiz zaman karakter ekranını açıp kim kimdi, o kimin akrabası babası kim falan gibi şeyleri direk olarak görebileceğimiz bir ekran var. Böylece isimleri hatırlama konusunda zayıf olanlar oldukça rahat ediyor. Zaten ilk episode den sonra isimler elbette öğrenilir ancak ilk hikayeye ısınmayı oldukça hızlandırıyor bence.
- Hikaye kısmına gelirsek benim vn lerde hiç hoşlanmadığım bir konu Uminekoda var ne yazıkki. Böyle garip olayların cinayetlerin falan olduğu hikayelerde genelde ilk olarak ailenin doğal yaşamı gösterilir hep. Yemek yemeleri işte ne kadar büyümüşsün hiç değişmemişsin tarzı hayattan enstantaneler kısmı beni sıkar hep. Yani aslında olması doğal hikayeye bir giriş oluşturuyor ama tadında bırakmak lazım yoksa gerçekten sıkıcı oluyor. Umineko da bu kısımlar benim canımı sıktı. Ep 1 de hikayeye yani olduğumuz için çok sorun olmadı aslında en azından karakterleri tanıyorduk. Ep2 de ise baya baya sıkılarak okumuştum bu kısımları.
- Ep1 i komple bir paragrafta anlatacak olursam merakla okunuyor. Hikayeye giriş açısından oldukça yeterli pek birşey anlatmıyor ama kafada yeterince soru işareti bırakıyor. Ep1 nin atmosteri oldukça güzel. İlk olarak aile içi sorunlar sonra cinayetler derken hikaye akıyor. He, öyle vay be ne güzelmiş tarzı bir duygu bırakmıyor ama dediğim gibi başlangıç açısından yeterli.

- Karakterler konusu Umineko da çok önemli. Hatta hikayenin çoğu karakterlerin analiziyle geçiyor. Umineko için karakter tabanlı bir vn diyebilirim. Ever17 veya Chaos;Head te mesela karakterler o kadar önemli değil önemli olan meydana gelen olaylar gelişmeler bilim kurgu kısımları falan. Yani ana karakterin gözünden olaylara tanık oluyoruz ancak karşımızdaki kişinin gerçek karakteri hakkında genelde bir bilgi sahibi olmuyoruz veya hikayenin sonlarına doğru ögreniyoruz. Genelde işte olaylar geliştikçe bu karakter herhalde kötü veya iyi olabilir tarzı düşünceler geliştiriyoruz. Uminekoda ise sayfalar süren karakter analizleri veya geçmişin anlatılması gibi konular olabiliyor. Ep1 de uzunca anlatılan bir konu satranç oynar gibi düşünme mantığı. Bir olay karşısında karşındakinn yerine geçip onun açısından olaylara bakıyorsun. Sanırım biraz bu mantıktan dolayı karakterler üzerinde durulmuş, her karakterin özelliklerini iyice bilirsek satrançtaki gibi bu karakter şunu yapar şu da bunu yapar tarzı bir düşünceye girebiliyoruz.
- Anlatım perspektifi tek karakterde değil ana karakter Battler olmasına rağmen başka karakterin başından geçenleri de görebiliyoruz.
- Ep1 de cinayetler oldukça güzel şekilde anlatılıyordu karakterin duygularını falan anlıyorduk ama ep2 de benzeri sahnelerin tekrar olması hep hoşuma gitmedi ama o sahneler olmadan da olamazdı herhalde.
- İngilizce yamasının kurulması oldukça kolay birde bu basit kurulum için resimlerle anlatım falan yapmışlar çeviri grubu iyi çalışmış.
- Ep2 de touhou göndermesi var şaşırtıyor.
- George karakteri içinde bir paragraf değilde cümle lazım. Bu kadar işe yaramaz bir karakter görmedim ben.
- http://www.youtube.com/watch?v=KpQ4g07_LNg
- Ep2 en sıkıcı episodelardan biriymiş sanırım.
- Uminekoyu salonda ailenizin içinde güvenle laptopta okuyabilirsiniz.
- Maria karakterini oldukça sevdim  uu- uuu-
- Ep1-2 toplam kaç saat sürüyor bilmiyorum oldukça düzensiz okudum 20 saat civari birşey olduğunu tahmin ediyorum daha da kısa olabilir.
- Sonuç olarak okudum pişman mıyım değilim ama öyle ne olacak eve dönünce hemen okumalıyım duygusu vermedi zamanım olursa devam edeceğim. Ep3 en iyilerden biriymiş herhalde ondan sonra bağlanabilirim. Ever17 gibi bir örnek var ne de olsa 4 tane işe yaramaz route ile final route u arasındaki farkı düşününce...
- Türkiyede de fan kitlesi var, en azından 2 tanesini tanıyorum, hatta onlar başlattı bana Umineko yu burdan selam yollayayım.
- Son olarak aklıma gelmişken indirirken neyi indirecegim şu mu bu mu karışıklığı oluyor Umineko ep 1-4 u indirince içinde 1-2-3-4 var ondan başlıyoruz.
Devamı »

Swan Song



Bu sefer değişik bir şekilde yazmaya karar verdim aklıma gelenleri tek tek yazayım.

Bu kısımlarda herhangi bir spoiler bulunmamakta.
- Ana karakterimiz yolda yürürken birden deprem oluyor ve kasabanın çok büyük bir kısmı yıkılıyor. Ana karakterimiz de bir ne yapacağını bilemez bir şekilde bir kiliseye giriyor çünkü yıkılmamış tek o binayı görüyor. Daha sonra da gelenlerle toplam 6 kişi ile hikaye başlıyor.
- Swan Song çoğu vn den farklı olarak tak diye başlıyor konusu. Öyle saatler süren hikayeye giriş veya karakter tanıtım kısımları bulunmuyor.
- Hikayenin genel ilerleyici nasıl derseniz, deprem oldu yanınızda hiçbir akrabanız yok sadece tanımadıgınız 5 kişi daha var. Böyle bir durumda ne yapardınız. İşte vn de böyle de durum işlenir kendilerine göre hayatta kalmaya ve yardım bulmaya çalışıyorlar. Hikayenin ilk kısmı böyle ilerliyor.
- Genel olarak çizimler idare eder. Bazı karakter çizimleri hoşuma gitti bazılarınkini de beğenmedim ancak ortalama olduklarını söyleyebilirim. Birde karakterler konuşurken portresi beliriyor tam boy endam ile görünmüyorlar.
- Bütün karakterler seslendirilmiş hatta yan karakterlerde dahil. Müzikler pek iyi değil arka planda genelde uuhugggggg uhugggg şeklinde bir rüzgar sesi var (diye hatırlıyorum). Seslendirenler tanıdık ama bir türlü çıkaramadım başka nerde olduklarını.
- Benim beğendiğim bir özellik chapter bitince karakter perspektifi de değişmesi. Mesela A karakteri B karakteri için ne kadar uyuz bir karaktermiş bu diyor daha sonra sonraki chapter de B ye geçince bu A benim için neler düşünüyor bu türlü çözemedim diyor mesela. Oldukça güzel kullanılmış bu özellik bazen diğer karaktere geçse de ne düşünüyor acaba diye merak ediyor insan.
- Hikaye ile ilgili bir sorun var ya da sadece bende öyle bir etki bıraktı tam bilemiyorum. Ancak birşeyler eksik sanki. Yani bir vn okurken böyle bir merak veya acaba neler olacak havası hakim olur genelde. Ancak swan song ta o yok sanki. İlk yarısı öyle geçiveriyor resmen. Hani ne yapıyorsun öyle yuvarlanıp gidiyorum derler ya vn de o havada karakterler öyle geçinip gidiyor herhangi bir merak duygusu veya şimdi olaylar feci karışacak havası yok.
- Ancak önceki dedigim tersine hikaye hiç sıkıcı değil. Gereksiz kısımlar çok az yemek yeme bak şu yaptığın yemek çok güzel olmuş veya bugün eve neden geç geldin nii-san benzeri kısımlar yok. Sanki birisinin günlüğünden alınmış gibi o yüzden sıkılmadan okunuyor. Önceki yazdığım madde ile oldukça ilginç oluyor hikaye okunurken.
- Ancak ortadan itibaren olaylar karışıyor gerçekten.
- Hikaye son çeyrege kadar normal ilerliyor ancak ondan sonra çok dramaya dönüyor aşırı hemde.
- Bir normal birde good ending var sırasıyla açılıyorlar. Yani toplam 2 tane ending var karaktere özel endingler yok.

Orta dereceli spoiler içeren kısımlar:
- Hikayenin ortasından itibaren bir topluluga dahil oluyoruz yani bizim gibi deprem madurlarının olduğu bir toplum diyelim. Burdan itibaren hikaye akışı oldukça değişiyor.
- Bir toplumun veya  çalışan insanların toparlayamadım kendi kendine idare edebilen bir kominitenin kurulmasını görüyoruz. Bu kısımlar oldukça güzel. Böyle insanların ne iş yapacagını nasıl savunulacağını, kaç kişi ile savunulması lazım silah taşırlarsa nasıl olur, silah taşıdıkları zaman diğer insanların görüşü ne olur gereksiz korku yaratırmıyız tarzı tartışmalar var.
- Genel olarak şunu cevaplamadım: Ben bunu okuyorum ama ne okuyacagım ve neler kazanacağım. Hikaye genel olarak söyle: 6 kişi deprem sonrası bir kiliseye sığınıyorlar. Bu 6 kişinin birbirleriyle farklı ilişkileri var. Kilisenin etrafında yiyecek birşeyler buluyorlar ancak daha garanti bir şekilde yaşamak istiyorlar. Bu yüzden ilerlemeye başlıyorlar. Daha sonra başka insanlarla tanışıyorlar ve bir toplum oluşturmaya başlıyorlar. Bu toplumun kurulması ve insanın hayatının bu yeni toplumda nasıl değişiyor onu izliyorum.

İleri ile ilgili spoiler içerin kısımlar hikayenin sonu değil ama oldukça ilerisi:
 - İki temel konu üzerinde durulmuş aslında: Denetim ve kısıtlamalar olmayınca insan nasıl değişir. Günlük yaşantı da çogu kişi olması gerektiği gibi yaşar. Peki ya bir deprem ile bütün sistem çökseydi. O zaman insanlar nasıl davranırdı. Birisini öldürdüğün zaman kimse sana hesap soramasa idi nasıl bir yaşantı olurdu.
- İkinci konu ise etrafta kötü insanlar var peki bu kötü insanlar nasıl olmuş. Bu kişiler gerçekten kötü mü doğmuşlar yoksa bazı olaylar sonucu mu öyle olmuşlar. Ya yanımızdaki insanlar da böyle olaylar sonucu öyle bir insan olursa. Daha da kötüsü insanları kötülüklerden koruyacağım diye düşünürken onlardan biri olursak.
- Ortada bir yemek olduğu ve açlıktan ölmekte olan 2 insan olduğunu düşünelim. Bu ikisi yemek için savaşırsa ve birbirlerini öldürmeye çalışırsa hangisi suçlu olur veya iyi-kötü taraf var mıdır. Bu gibi düşünceler işleniyor hikayede.
- Kıtı kıtına yaşayan bir toplum var ve bazı tecavüzcüleri ele geçiriyor. Bu kişileri hapse tıkmalı ve yaşamaları için hergün yemek mi vermeli. Yoksa onları öldürme hakları var mı.

- Normal ending çok iç karartıcı.
Devamı »

Chaos Head - Analiz



-Burası noveli bitirmiş kişiler içindir spoiler-free bir alandır yani baştan uyarımı yapayım -
-Bir başlar genel konsept için ama belirttiğim yerden sonra en sonu ile ilgili spoiler bile olabilir tehlikeli yani-
- Birşey daha bunlar novelden öğrenilen şeyler yani yanlış olabilir. Doğrusu şu falan diyebilirsiniz ancak bu benim hatam değil novelin senaryosuna göre bunlar doğru kabul ediliyor.-


İlk önce chaos head in temel mantığına bakalım. Öncelikle dead spot denilen kavram neymiş:
- Dead spot insan gözünün beyinle birleştiği yer ve sinir hücresi bakımından çok zengin.Sanırım gözü besleyen kan damarları da göze bu noktadan giriş yapıyor. Kör nokta olarak türkçeleştirebileceğiz bu yere gelen ışınlar göz tarafından algılanamiyor. Yani maddelerden gelen ışınların kırılarak gözümüzün arkasında düşürüldüğünü biliyoruz kör noktaya düşenler ise algılanamıyor.

İnsan ile elektrik şeyi:
- Novelin bir bölümünde Sena insanın elektronik bir aletten farkının olmadığını söylüyor. İnsanın duyuları algıladığı şeyleri beyne iletmek için elektrik sinyaline çevirir ve beyne yollar. Beyin ise bu elektrik sinyallerini yorumlarak bize sunar. Teorik olarak bu sinyallerin dış güçler tarafından değiştirebileceği iddia ediliyor. Burda bir örnek gerçekten olan birşey: Amerika da doğuştan kör olan insanlar için bir video kamera sistemi kurulmuş ve beyne bir şekilde aktarılması sağlanmış. Bu şekilde kör kişilerde belli bir oranda görmenin sağlandığı söyleniyor. Yani günlük hayatta sürekli gördüğümüz görüntüler elektromagnetik dalgalardan ibaret.

Dopamin diye birşey varmış:
- Dopamin insanın merkezi sinir sisteminin önemli bir elemanı. İnsanın kalp atış hızını veya tansiyonunu kontrol ettiği gibi genel olarak insanın ruh hali üzerinde büyük bir etkisi var. Görme ve diğer duyu organlarının alglamaları da bu hormona göre değişiklik gösterebiliyor.



Şimdi bunları toparlayamaya çalışsak: İnsanın çevreyi algılamasında görmenin etkisi yüzde 80. Yani çok büyük oranda görme hayatımızı etkiliyor. Gigalomaniac denilen kişiler diğer insanların hem görmesini hem de dopamin seviyesini kontrol edebiliyor. Sanal şeyler görmesini de kör noktaya gönderdiği elektromagnetik dalgalarla sağlıyor. Ve dünyada olmayan bir şeyi varmış gibi gösterebiliyor. Peki bu nasıl oluyor dersek:



Elimizde bir kılıç yok ancak bir kılıç olduğunu düşünüyoruz. Kılıç gerçekten bizim elimizde bulunmuyor yani bizim için ve gerçek dünya için bir hayal. Beynimizdeki bu bilgiyi bir şekilde kaydedildiğini düşünelim. İlk baştaki örneği hatırlayalım : gözleri görmeyen birisini kamera ile görmesini sağladık. Kaydettiğimiz bu bilgileri bu kişinin görmesini sağladığını düşünelim. Böylece ne oldu bizim için hayal olan birşey başka birisi için gerçek bir nesne oldu( Daha ilginç bir örnekte var doğuştan kör olan birisine anime görüntüleri yollarsak gerçek dünyayı da anime dünyası olarak bilecektir tamamen.).



First State
Kızların elindeki silahlar bu durumda iken sadece kendi "hayali" durumunda oluyor. Başka insanlar tarafından bilinmediği için dış dünya ile herhangi bir şekilde iletişime girme şanşı da yok. Aslında bizde "elimde silah var şimdi seni kesiyorum" dersek bu da first state durumda olmuş oluyor. Ancak gigalomaniacların real boot yapma özelliği var.

Real Booter
Öncelikle bir nesnenin var olduğunu nerden biliriz. Ona bakarak var olduğunu biliriz ancak burada bazı soru işaretleri var ya beynimiz olmayan birşeyi görüyorsa. Bu durumda yapacağımız şey belli başka birisini bulup gerçekten olup olmadığını sormak. Yani elimizdeki dondurmayı başkası da görüyorsa gerçekten vardır. Şimdi bu durumu tersten düşünelim. Gerçekte olmayan bir dondurmayı elimizde görüyor olalım. Başkaları eğer bu durumu yalanlıyorsa zorda olsa gerçekten böyle bir dondurmanın bulunmadığını kabullenebiliriz. Ancak herkes bu dondurmayı görüyorsa o zaman o dondurma herkes için gerçektir.
Gigalomaniacların özelliği de herkese bu bilgileri göndererek olmayan şeyleri var gibi göstermek. Veya kendi hayalini başkalarının gerçekleri gibi göstermek.
(Burada bir blog çok güzel bir örnek vermiş Deskartes in "düşünüyorum, öyleyse varım" lafının "başkaları düşünüyor o halde var " olarak modifiye edilmiş diyebiliriz.) 

 Şimdi gelelim en kazık yere
Dirac Sea
Dirac Sea, kuantum fiziğinde gerçekten bulunan bir kavram ileri derece parçacık fiziği konuları içinde yer alıyor.  İnternetten sayfalarca uzunlukta bilgiye erişmek mümkün ama önceden bahsettiğim blogta baya güzel açıklanmış bende oradan direk alıntı yapayım:
The simplest I can go when describing Dirac Sea is a blanket of grenades. If you pull the grenade from its pin (that means you leave the pin on the blanket while you hold the rest of the grenade), you’ll have yourself a surge of energy from the explosion (theoretically of course..you’d explode otherwise). This is pretty much the same concept when it comes to Dirac Sea. Dirac Sea is a blanket filled with particles that have a negative energy. Turn that into positive (similar to removing the pin off a grenade) and what you’ll have is the creation of particle, and along it, energy. On the blanket, you’re left with antiparticle (analogous to the pin). 

Yani Dirac denizini bir çeşit el bombası örtüsü gibi düşünebiliriz. Eğer bir bombadan pimini çekersen (diğer bombaları da olduğu yerde tutarken), patlamadan dolayı büyük bir enerji dalgası oluşur. Bu konsept Dirac denizinde de geçerlidir. Dirac denizi negatif yüklerle dolu bir örtüdür. Eğer bir tanesini pozitif yüke çevirirsen (yani pimini çekersen) büyük bir enerji dalgası ya da parçacıklarına sahip olacaksın. Örtüde de anti-parçacıklar kalacaktır.  (Pek iyi bir çeviri olmadı sanırım.)
Peki bunun olaylarla ne ilgisi var. Dirac Sea'den gelen parçacıklar ile gigalomaniaclar diğer insanları olmayan şeyleri görmesini sağlıyor.


GE Rate denilen birşeyler vardı birde
Dünyanın kendi bir manyetik alanı olduğunu biliyoruz. Çekirdekte bulunan metallerden dolayı dünya manyetik bir alana sahip. Bu manyetik alanında insan üzerinde büyük etkileri var. Çünkü kan hücrelerinde bulunan hemoglobin demir tutuyor bu yüzden de manyetik alandan etkileniyor. Manyetik alandan dolayı kan hücreleri yukarı çekilirse beyne daha fazla kan gidiyor ve insanın ruh hali büyük oranda değişebiliyor (gerçek bilgi: dolanay zamanı suç işlenme oranı oldukça artıyormuş, dolanay zamanı ise ayın dünya üzerindeki manyetik etkisi artıyor.).  Ancak bazı yerlerde lav katmanları veya demir elementlerinin yoğunluğundan dolayı manyetik etki dalgalanmalar yaşayabiliyor. Bu değişimlere GE-Rate deniliyor (gravatation error rate mi ne idi).
Novela göre bazı yerlerin gençler tarafından çok popüler olmasının nedeni GE etkisi. Gençler üzerinde bu etki daha fazla olduğundan gençler için çekim alanı oluyor. Üstelik bu yerlerde elektromanyetik dalgalar daha bir insan üzerinde etkili oluyor.
Gigalomaniacların bu etki ile güçlerini kullanabiliyor diye hatırlıyorum ama feci yanılıyor da olabilirim.


Genel konsepti açıkladık şimdi daha senaryosal konulara bakalım. Bu arada Takumi ana karakterimizin adı.


===Artık büyük spoiler olabilecek yerler burası====


Nozomi grubunun amaçları neler:
-  Asıl olarak siyasi gruplara yardım etmeye çalışyor. Örneğin insanlara farkında olmadan şu partiye oy ver mesajı yollamak gibi. Bunun için noah adında bir makina geliştiriyorlar ancak üretimini tamamlamak için 2 tane gereksinimleri var bir tanesi bir formül diğeri de gigalomaniaclardan toplanacak gen kodları. Bu yüzden diğer kızlara işkence veya duygusal baskı uyguluyorlar ve Takumi'ye novel boyunca göreceğimiz şeyleri yapıyorlar. 300 commity denilen kişiler bu gruba yardım da bulunuyor.

Kimler Takumi'nin yanında:
- Aslında hemen hiç kimse Takumi'nin direk olarak tarafında değil. Nozomi grubu onu uyandırıp açığa çıkacak güçlerini ele geçirmek için baskı uyguluyor, gerçek Takumi ise onun uyanıp gerçekleri farketmesini çabalıyor yani o da baskı uyguluyor.  Bu yüzden iki taraftan birden de ihanete uğruyor  Takumi.



Başlığın altındaki yazı ne oluyor:
Oyundaki hayallerimiz oluyor aslında.
Sensual world = yeşil, güzel hayaller
Despotic society = herhangi bir hayal olmaması
Destructive sanctions = kırmızı, kanlı kötü hayaller

daha aslında baya şey varda şimdilik yeter sanırım
Devamı »

Ever17 -the out of infinity-



Ever17 en çok bilinen visual novellerden bir tanesi arasında yer alır. İnternette birçok fansitesi veya açıklaması yapılan site bulmak mümkün. 



E17 2002 yılında çıktı daha sonra ingilizce sürümü de yayınlandı. Yani ingilizce sürümü ise herhangi bir dil sorunu olmadan direk kurulup oynanabilir. Oynanma süresi 30-50 saat arasında ve oyunda herhangi bir hentai sahnesi bulunmamakta.










E17 görüntü olarak ortalama denilecek bir seri birçok karakter bulunmakta çok özenli çizilmiş olmasa da yetecek düzeyde olduğu söylenebilir. Görüntü olarak herhangi bir efek bulunmamakta klasik yazılarla oynuyoruz.



Ancak seslendirme ve müzik konusunda novel oldukça parlak. Seslendirme oldukça başarılı isimler tarafından yapılmış. Ana karakter haricindeki karakterler seslendirilmiş. Bazı müzikler sıkıcı olsa da genel itibari ile oldukça güzeller. Ana tema müzigi ve dramatik durum müziği oldukça güzel.




Şimdi ever17 nin en önemli kısmına gelelim, o da senaryosu. Tabi her novelin en önemli kısmı hikayesidir ancak ever17 burda gerçekten diğerlerine fark atmış durumda. Gerçekten şok edecek bir hikayesi var. Hatta bir kısımda durum kafamı toparlamak zorunda kalmıştım çünkü bir yerden sonra resmen bilgi ve olay sağanağında kalıyorsunuz.



Hikayeyi açarsak okyanusun ortasında kurulmuş bir eğlence parkına giriyoruz. Bu parkın su üstünde bulunan kısımları olduğu gibi asıl suyun altında bölümleri var. Ancak beklenmedik bir sorun meydana geliyor ve parkın bazı bölümlerini su basıyor. Suyun üstü ile iletişim kesiliyor ve az sayıda insan suyun altında mahsur kalıyor. Kompleksin duvarlarının basınca dayanamadığını ögrendikten sonra yaklaşık bir haftalık bir sürenin kaldığını ögreniyoruz.



Oynanışa bakarsak 4 tane route bir tane de true ending denilen herşeyin aslını ögrendiğimiz bir route var. Routeların 2 tanesi sıkıcı 2 tanesi de güzel ancak aslında bu routeların hepsi true ending için bir ön hazırlık aslında. True ending i açmak için 4 route u da bitirmek gerekli.



True ending şimdiye kadar göreceğiniz en mükemmel senaryolardan bir tanesi. Bu arada oyunda iki ana karakter bulunuyor 2 route u bir karakter bile diğer karakter ile de diğer 2 route u tamamlıyoruz. Bu seçimi oyunda bir seçim ile farkında olmadan yapıyoruz.



Bu arada bilim kurgu ögeleri de bulunmakta. Ancak oyunun burda oldukça yardımı var çünkü herşeyi en ince detaylarına kadar açıklıyor yani genel olarak bir sorun olmaması gerek.



Oyunun kötü yanları da var mesela bazı yerler var ki hiç olmasa da olurmuş diyebiliriz. Ancak çokta büyük bir sorun oluşmuyor. Birde başka route ile oynarken genel olarak aynı yazılarla karşılaşıyoruz "skip previously read" i işaretlediğimizden emin olmak gerek.






Ever17 gerçekten büyük bir tecrübe visual novel oyuncuları için. Eğer bilim kurgu düşmanı değilseniz bu oyunu kesinlikle oynamalısınız.






Oyun walkthrought ile oynanabilir çünkü senaryo karışık zaten birde seçeneklerle uğraşmak istemeyebilirsiniz. Oyunu oynarken şu routeları takip etmelisiniz:



Tsugumi -> Sora -> You -> Sara






Neden derseniz açıklayamam çünkü son route da bunun nedeni belli oluyor değişik bir şekilde de tamamlanabilir ancak tavsiye edilen sıralama bu.
Devamı »

Planetarian ~Chiisana Hoshi no Yume~

Planetarian gene Narcissu gibi kısa süreli (4-6 saat arası) drama vnsidir. Gene benzer şekilde kurulumu basit ve herhangi bir hentai sahnesi bulunmamakta. Yalnız bu oyunun boyutu daha fazla yaklaşık 500 mb ya yakın. Bunun nedeni oyundaki kızın tamamen seslendirilmiş olması.



Hikaye günümüzden 30 yıl sonrasında geçiyor. Dünyada nükleer bir savaş çıkmış ve uygarlık neredeyse tamamen yok olmuştur. Dünya üzerinde kendi başına dolaşan avcılar veya grup halinde avlanmakta olan çeteler kalmıştır. Birde önceki savaştan kalma robotlarda etrafta bulunmakta savaş bitmesinden dolayı terkedilmiş ancak halen insanlar için büyük tehlike oluşturmaktadır.
Ana karakterimiz bir gün bir çatışma sonrasında bir eglence yerine saklanmıştır. Amacı yeterince dinlendikten sonra tekrar yoluna devam etmektir. Planetarian denen bu yerde halen bir robot çalışmaktadır:  Reverie. Reverie nin amacı gelen müşterilere sirkte eglenmesini sağlamaktır. Ancak bilmediği şey savaş sonunda insanların çoğunun yok olduğu. Bu yüzden her sabah Planetarian ın önünde boş yere beklemektedir insanlar gelecek diye.

Ana senaryo karakterimiz ile Reverie arasındaki ilişkiyi ele alıyor. Gerçekten çok acımasız bir durum var. Ana karakterimiz yıllarca yıkınmış şehirlerde insanlarla savaşarak yaşamış bir karakter. Aslında o evrendeki hemen herkes için geçerli bir durum bu. Yani insanlığın genelinde bir umutsuzluk ve yalnızlık hakim. Ve bu evrende sadece konuşabileceği bir robot ile olması ana karakterimiz için gerçekten çok büyük bir hazine. "Sadece bir robot neden bu kadar önemsiyorum" derken kendi kendine yine de ondan vazgeçemiyor.
Reverie tamamen seslendirilmiş ve oldukça güzel çizilmiş. Onun dışında herhangi bir seslendirme yok. Zaten başka karakterde yok. Hikaye boyunca sadece tek bir karakter görüyoruz. Yine de ses ve görüntü olarak herhangi bir sorun yok.

Hikaye çok dram baştan söylemem gerek.
Yüklenmesinde veya çevirisinde herhangi bir sorun görmedim sağlıklı olarak çalışıyor.
Narcissu için umutsuzluk yazmıştık bunun içinde yalnızlık yazalım hikaye boyunca bu duygu peşimizi bırakmıyor ve en sona kadar götürüyor.
Devamı »

Narcissu

İlk olarak Narcissu sanırım yüklenmesi en kolay visual novellardan bir tane. Çünkü hem program olarak ingilizceye çevrilmiş hemde bedava siteden direk link olarak indirilebiliyor.

Oyunun süresi 5-6 saat civarı yani tek bir oturuşta bile başından sonuna bitirebilebilir. Novelde herhangi bir hentai sahne yoktur.


Oyun tamamıyla ücretsiz yazar kendisi bu noveli hazırlamış ve internete koymuş. Ses ve resimleri ise arkadaşlarına yaptırmış yani tam olarak amatör bir iş denebilir.

Amatör dedim ama hikayesi şimdiye kadar ki en dramatik hikayelerden bir tanesi. Senaryoyu açıklayacak olursam
--
Hastane de kalan ana karakterimiz hastanenin oturma yerinde -tam isim bulamadım ama hastalar burda tv falan seyrediyor- bir kızı görüyor. Daha birkaç defa daha görüyor ama onla hiç konuşmuyor sadece kızın gelip televizyon seyretiğini görüyor. Birkaç defa konuşmaya çalışıyor ancak sağlıklı bir konuşma akışı sağlamayamıyor bir türlü. Daha sonra birgün babası geliyor..
--
Bu kadar yazayım çünkü hikaye gerçekten kısa.
Novelin temel temasını özetleyecek bir kelime varsa o da çaresizlik. Bu iki kişi ne yaparlarsa yapsın veya ne kadar isyan ederlerse etkin kendi sonlarını veya durumlarını değiştiremeyeceklerini biliyorlar. Hastanede yaşamaktan bıkmış iki insan var ve artık sonlarını düşünmeden birşeyler yapmaya çalışıyorlar.
Ana karakter kızın mutlu olması için herşeyi yapıyor. Burada gerçekten oldukça iyi işlenmiş bir konu var. Kıza karşı aşık mı veya acıdığından mı veya sadece kendi umutsuzluğunda mı yardım ettiği kişiden kişiye değişecek bir yorum olur. Kızın iç dünyasını ise ancak en sonda ögrenebiliyoruz.

Hikayenin sonunu ise kapanış şarkısından anlayabiliyoruz. Şarkının sözleri kızın kendi duygularını anlatması şeklinde olmuş ve gerçekten çok başarılı bir fikir.

Yazar novelde hiç seslendirme kullanmak istememiş ama sanırım çevre etkenlerden dolayı kızın seslendirmesini eklemiş. Oyunda seslendirmeli ve seslendirmesiz olarak 2 seçenek var. Yazar ikinciyi tavsiye ediyor herkesin kendi hayal dünyasındaki karakteri koyması için. Görüntü olarak ta aynı durum geçerli karakter görüntüleri çok az var ve oldukça sade. Kızı sadece en sonlarda görebiliyoruz (birde ana menüde).
Drama seven herkesin okuması gereken bir novel.
İndirme adresi: http://narcissu.gwathyr.net/NarcissuSetup[insani+Haeleth].exe
Devamı »