Chaos Head - Analiz



-Burası noveli bitirmiş kişiler içindir spoiler-free bir alandır yani baştan uyarımı yapayım -
-Bir başlar genel konsept için ama belirttiğim yerden sonra en sonu ile ilgili spoiler bile olabilir tehlikeli yani-
- Birşey daha bunlar novelden öğrenilen şeyler yani yanlış olabilir. Doğrusu şu falan diyebilirsiniz ancak bu benim hatam değil novelin senaryosuna göre bunlar doğru kabul ediliyor.-


İlk önce chaos head in temel mantığına bakalım. Öncelikle dead spot denilen kavram neymiş:
- Dead spot insan gözünün beyinle birleştiği yer ve sinir hücresi bakımından çok zengin.Sanırım gözü besleyen kan damarları da göze bu noktadan giriş yapıyor. Kör nokta olarak türkçeleştirebileceğiz bu yere gelen ışınlar göz tarafından algılanamiyor. Yani maddelerden gelen ışınların kırılarak gözümüzün arkasında düşürüldüğünü biliyoruz kör noktaya düşenler ise algılanamıyor.

İnsan ile elektrik şeyi:
- Novelin bir bölümünde Sena insanın elektronik bir aletten farkının olmadığını söylüyor. İnsanın duyuları algıladığı şeyleri beyne iletmek için elektrik sinyaline çevirir ve beyne yollar. Beyin ise bu elektrik sinyallerini yorumlarak bize sunar. Teorik olarak bu sinyallerin dış güçler tarafından değiştirebileceği iddia ediliyor. Burda bir örnek gerçekten olan birşey: Amerika da doğuştan kör olan insanlar için bir video kamera sistemi kurulmuş ve beyne bir şekilde aktarılması sağlanmış. Bu şekilde kör kişilerde belli bir oranda görmenin sağlandığı söyleniyor. Yani günlük hayatta sürekli gördüğümüz görüntüler elektromagnetik dalgalardan ibaret.

Dopamin diye birşey varmış:
- Dopamin insanın merkezi sinir sisteminin önemli bir elemanı. İnsanın kalp atış hızını veya tansiyonunu kontrol ettiği gibi genel olarak insanın ruh hali üzerinde büyük bir etkisi var. Görme ve diğer duyu organlarının alglamaları da bu hormona göre değişiklik gösterebiliyor.



Şimdi bunları toparlayamaya çalışsak: İnsanın çevreyi algılamasında görmenin etkisi yüzde 80. Yani çok büyük oranda görme hayatımızı etkiliyor. Gigalomaniac denilen kişiler diğer insanların hem görmesini hem de dopamin seviyesini kontrol edebiliyor. Sanal şeyler görmesini de kör noktaya gönderdiği elektromagnetik dalgalarla sağlıyor. Ve dünyada olmayan bir şeyi varmış gibi gösterebiliyor. Peki bu nasıl oluyor dersek:



Elimizde bir kılıç yok ancak bir kılıç olduğunu düşünüyoruz. Kılıç gerçekten bizim elimizde bulunmuyor yani bizim için ve gerçek dünya için bir hayal. Beynimizdeki bu bilgiyi bir şekilde kaydedildiğini düşünelim. İlk baştaki örneği hatırlayalım : gözleri görmeyen birisini kamera ile görmesini sağladık. Kaydettiğimiz bu bilgileri bu kişinin görmesini sağladığını düşünelim. Böylece ne oldu bizim için hayal olan birşey başka birisi için gerçek bir nesne oldu( Daha ilginç bir örnekte var doğuştan kör olan birisine anime görüntüleri yollarsak gerçek dünyayı da anime dünyası olarak bilecektir tamamen.).



First State
Kızların elindeki silahlar bu durumda iken sadece kendi "hayali" durumunda oluyor. Başka insanlar tarafından bilinmediği için dış dünya ile herhangi bir şekilde iletişime girme şanşı da yok. Aslında bizde "elimde silah var şimdi seni kesiyorum" dersek bu da first state durumda olmuş oluyor. Ancak gigalomaniacların real boot yapma özelliği var.

Real Booter
Öncelikle bir nesnenin var olduğunu nerden biliriz. Ona bakarak var olduğunu biliriz ancak burada bazı soru işaretleri var ya beynimiz olmayan birşeyi görüyorsa. Bu durumda yapacağımız şey belli başka birisini bulup gerçekten olup olmadığını sormak. Yani elimizdeki dondurmayı başkası da görüyorsa gerçekten vardır. Şimdi bu durumu tersten düşünelim. Gerçekte olmayan bir dondurmayı elimizde görüyor olalım. Başkaları eğer bu durumu yalanlıyorsa zorda olsa gerçekten böyle bir dondurmanın bulunmadığını kabullenebiliriz. Ancak herkes bu dondurmayı görüyorsa o zaman o dondurma herkes için gerçektir.
Gigalomaniacların özelliği de herkese bu bilgileri göndererek olmayan şeyleri var gibi göstermek. Veya kendi hayalini başkalarının gerçekleri gibi göstermek.
(Burada bir blog çok güzel bir örnek vermiş Deskartes in "düşünüyorum, öyleyse varım" lafının "başkaları düşünüyor o halde var " olarak modifiye edilmiş diyebiliriz.) 

 Şimdi gelelim en kazık yere
Dirac Sea
Dirac Sea, kuantum fiziğinde gerçekten bulunan bir kavram ileri derece parçacık fiziği konuları içinde yer alıyor.  İnternetten sayfalarca uzunlukta bilgiye erişmek mümkün ama önceden bahsettiğim blogta baya güzel açıklanmış bende oradan direk alıntı yapayım:
The simplest I can go when describing Dirac Sea is a blanket of grenades. If you pull the grenade from its pin (that means you leave the pin on the blanket while you hold the rest of the grenade), you’ll have yourself a surge of energy from the explosion (theoretically of course..you’d explode otherwise). This is pretty much the same concept when it comes to Dirac Sea. Dirac Sea is a blanket filled with particles that have a negative energy. Turn that into positive (similar to removing the pin off a grenade) and what you’ll have is the creation of particle, and along it, energy. On the blanket, you’re left with antiparticle (analogous to the pin). 

Yani Dirac denizini bir çeşit el bombası örtüsü gibi düşünebiliriz. Eğer bir bombadan pimini çekersen (diğer bombaları da olduğu yerde tutarken), patlamadan dolayı büyük bir enerji dalgası oluşur. Bu konsept Dirac denizinde de geçerlidir. Dirac denizi negatif yüklerle dolu bir örtüdür. Eğer bir tanesini pozitif yüke çevirirsen (yani pimini çekersen) büyük bir enerji dalgası ya da parçacıklarına sahip olacaksın. Örtüde de anti-parçacıklar kalacaktır.  (Pek iyi bir çeviri olmadı sanırım.)
Peki bunun olaylarla ne ilgisi var. Dirac Sea'den gelen parçacıklar ile gigalomaniaclar diğer insanları olmayan şeyleri görmesini sağlıyor.


GE Rate denilen birşeyler vardı birde
Dünyanın kendi bir manyetik alanı olduğunu biliyoruz. Çekirdekte bulunan metallerden dolayı dünya manyetik bir alana sahip. Bu manyetik alanında insan üzerinde büyük etkileri var. Çünkü kan hücrelerinde bulunan hemoglobin demir tutuyor bu yüzden de manyetik alandan etkileniyor. Manyetik alandan dolayı kan hücreleri yukarı çekilirse beyne daha fazla kan gidiyor ve insanın ruh hali büyük oranda değişebiliyor (gerçek bilgi: dolanay zamanı suç işlenme oranı oldukça artıyormuş, dolanay zamanı ise ayın dünya üzerindeki manyetik etkisi artıyor.).  Ancak bazı yerlerde lav katmanları veya demir elementlerinin yoğunluğundan dolayı manyetik etki dalgalanmalar yaşayabiliyor. Bu değişimlere GE-Rate deniliyor (gravatation error rate mi ne idi).
Novela göre bazı yerlerin gençler tarafından çok popüler olmasının nedeni GE etkisi. Gençler üzerinde bu etki daha fazla olduğundan gençler için çekim alanı oluyor. Üstelik bu yerlerde elektromanyetik dalgalar daha bir insan üzerinde etkili oluyor.
Gigalomaniacların bu etki ile güçlerini kullanabiliyor diye hatırlıyorum ama feci yanılıyor da olabilirim.


Genel konsepti açıkladık şimdi daha senaryosal konulara bakalım. Bu arada Takumi ana karakterimizin adı.


===Artık büyük spoiler olabilecek yerler burası====


Nozomi grubunun amaçları neler:
-  Asıl olarak siyasi gruplara yardım etmeye çalışyor. Örneğin insanlara farkında olmadan şu partiye oy ver mesajı yollamak gibi. Bunun için noah adında bir makina geliştiriyorlar ancak üretimini tamamlamak için 2 tane gereksinimleri var bir tanesi bir formül diğeri de gigalomaniaclardan toplanacak gen kodları. Bu yüzden diğer kızlara işkence veya duygusal baskı uyguluyorlar ve Takumi'ye novel boyunca göreceğimiz şeyleri yapıyorlar. 300 commity denilen kişiler bu gruba yardım da bulunuyor.

Kimler Takumi'nin yanında:
- Aslında hemen hiç kimse Takumi'nin direk olarak tarafında değil. Nozomi grubu onu uyandırıp açığa çıkacak güçlerini ele geçirmek için baskı uyguluyor, gerçek Takumi ise onun uyanıp gerçekleri farketmesini çabalıyor yani o da baskı uyguluyor.  Bu yüzden iki taraftan birden de ihanete uğruyor  Takumi.



Başlığın altındaki yazı ne oluyor:
Oyundaki hayallerimiz oluyor aslında.
Sensual world = yeşil, güzel hayaller
Despotic society = herhangi bir hayal olmaması
Destructive sanctions = kırmızı, kanlı kötü hayaller

daha aslında baya şey varda şimdilik yeter sanırım

1 yorum:

DarkCSKN at: 17 Haziran 2012 08:01 dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.

Yorum Gönder